Türkiye’de vicdani retçiler neler yaşıyor?
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), bir yıllık askerlik hizmetinin ardından her yıl olan seferberlik hizmetine gitmeyi reddeden, sadece Türkiye’nin tanıdığı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) vatandaşı Murat Kanatlı’nın itirazını kabul etti. Mahkeme, zorunlu askerliğe alternatif bir kamu hizmeti düzenlemesi olmamasının, Türkiye’nin de tarafı olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) düşünce, din ve vicdan özgürlüğünü düzenleyen 9’uncu maddesine aykırı olduğuna oybirliğiyle karar verdi. Mahkeme Türkiye’nin Murat Kanatlı’ya 9 bin euro manevi tazminat, masraf ve giderler için de 2 bin 363 euro ödemesine hükmetti.
Bu, AİHM’nin vicdani retle ilgili verdiği ilk karar değil. AİHM son 15 yıl içerisinde aralarında vicdani retçiler Yunus Erçep, Halil Savda, Mehmet Tarhan’ın da bulunduğu pek çok başvuruda Türkiye’nin ceza ödemesine yönelik karar vermişti.
Ancak bu hükmün AİHM’de seferberlikle ilgili alınmış ilk karar olduğunu ve literatüre girmesi açısından önemli olduğunu vurgulayan Kanatlı, “Özellikle Avrupa’nın savaşa sürüklendiği bu günlerde Belarus’ta, Ukrayna’da ve Rusya’da binlerce genç seferberlikle askere çağrılıyor. Seferberliğe gitmeyi reddeden vicdani retçiler açısından önemli bir karar olduğunu ve önemli sonuçlar oluşturacağını düşünüyoruz” dedi.
Kararı DW Türkçe’ye değerlendiren Murat Kanatlı, yargı sürecinin 2009 yılında her yıl bir ya da iki gün olan seferberlik çağrısına uymamasıyla başladığını söyledi. Askeri mahkemedeki yargılama ve ardından Anayasa Mahkemesi’nin kararı sonrası 2014 yılında 10 gün cezaevine girmek zorunda kaldığını anlatan Kanatlı, Kuzey Kıbrıs’taki insan hakları ihlallelerinden Türkiye sorumlu olduğu için AİHM’de Türkiye’ye karşı dava açtıklarını belirtti.
Türkiye’de 600’ü aşkın vicdani retçi var
AİHM’nin son kararının önceki AİHM kararlarını destekler nitelikte olduğunu söyleyen Vicdani Ret İzleme Genel Koordinatörü Merve Arkun, kararları değerlendirirken Avrupa Komisyonu Bakanlar Komitesi’nde devam eden ülke grubu davalarını da takip etmek gerektiğini ifade ediyor.
Bakanlar Komitesi’nin Türkiye’ye vicdani ret konusunda somut eylem planını hayata geçirmesi için bir yıllık süre verdiğini hatırlatan Arkun, komitenin Türkiye’nin eylem planını göndermediği durumda bir ara karar vereceğini ifade etti. “Önceki yıllara baktığımız zaman Türkiye’nin vicdani retle ilgili bir eylem planından oldukça uzak olduğunu görüyoruz” diyen Arkun, Türkiye’deki bedelli askerliğin vicdani ret için bir alternatif olamayacağını da sözlerine ekledi.
Vicdani retle ilgili yaşanan durumun Türkiye’de derinleşen insan hakları ihlalleriyle ilintili olduğunu düşünen Arkun, AİHM kararlarının değerli olduğunu ama bunun Türkiye’de pratikte herhangi bir yansıması olmadığını belirtiyor. Arkun’un verdiği bilgilere göre şu anda Türkiye’de 600’ü aşkın vicdani retçi bulunuyor. Türkiye’de vicdani retçilerle ilgili bir mevzuat olmadığı için başvurabilecekleri bir mekanizma da bulunmadığını vurgulayan Arkun, vicdani retçilerin sayısını kişilerin beyanıyla veri tabanlarına ekleyebildiklerini aktarıyor.
Avukat Soysal: AİHM kararları görmezden geliniyor
Türkiye’deki mahkemelerin AİHM kararını görmezden geldiğini söyleyen Avukat Gökhan Soysal ise AİHM’nin 2011 yılında Ermenistan’a karşı açılan Bayatyan davasının vicdani ret konusunda bir milat olduğunu belirtiyor. Çalışmalarını vicdani ret konusunda sürdüren Soysal, “Vahan Bayatyan davasında AİHM, vicdani reddin bir hak olduğunu ve din ve vicdan özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği yönünde bir karar vermişti. Bu kararla birlikte Avrupa Konseyi üyelerinin birçoğu zorunlu askerliği kaldırdı” diyor.
Avrupa Konseyi’ne üye devletlerin vicdani ret hakkını sınırlamakta sonsuz bir yetkiye sahip olmadıklarını ifade eden Soysal, AİHM’nin Türkiye’yi vicdani ret konusunda bir mekanizma oluşturmadığı için sık sık cezaya mahkûm ettiğini dile getirdi. Türkiye’de mahkemelerin AİHM kararlarını gerekçe göstererek ‘vicdani ret bir haktır’ demesi gerektiğini söyleyen Soysal, “Anayasa’nın 90’ıncı maddesinin 5’inci fıkrasına göre kanunlarla uluslararası sözleşmeler arasında bir çakışma olması durumunda eğer uluslararası sözleşme insan haklarıyla ilgiliyse bunun uygulanması gerektiğini” vurguluyor.
“10’dan fazla dava açılan vicdani retçi var”
Peki Türkiye’de vicdani ret açıklayan bir kişi neler yaşıyor?
Askere gitmeyen kişilere süre göz önünde bulundurularak 2 bin ile 40-50 bin TL arasında idari cezalar verildiğini ardından da ceza davaları açıldığını belirten Soysal, “Maalesef bir tane ceza davasından bahsedemiyoruz. Ne kadar GBT’ye (Genel Bilgi Toplama) denk gelirseniz o kadar ceza davası açılabilir. Hakkında 10’dan fazla dava açılan, 4’ten 5’ten fazla ceza verilen vicdani retçiler var” diyor.
Vicdani retçilerin sigortalı işlerde çalışmada sıkıntı yaşadığını ifade eden Soysal, bir yoklama kaçağının ya da bakayanın bir işyerinde çalışması durumunda askerlik şubesinin o iş yerine yazı gönderdiğini söylüyor. Soysal’a göre bu yazı ile iş yeri sahibine “ya bu kişiyi işten çıkartırsın ya da senin hakkında cezai soruşturma başlatırım” deniyor. Soysal sözlerini “Haliyle iş verenler de patronlar da bu riski göze almak istemedikleri için vicdani retçileri işten çıkartıyor. Zaten iş bulmakta zorlanan vicdani retçi işsiz kalıyor” diye sürdürüyor.
Kemal Soylu, vicdani retçi olanlardan biri. 2020 yılında vicdani reddini açıklayan Soylu, “sivil ölüm” yaşatıldığını belirtiyor. En başta seyahat ve çalışma haklarının kısıtlandığını ifade eden Soylu, şiddetsiz bir dünya ve toplumsal huzur için askerlik yapmak istemediğini ve bunun yerine alternatif kamusal hizmet uygulamasını kabul edebileceğini söylüyor. Hakkında pek çok ceza davasının olduğunu ve kendisinin de AİHM’e başvurduğunu ifade eden Soylu her yıl onlarca vicdani retçinin AİHM’e başvurduğunu ifade ediyor.
DW Türkçe’ye sansürsüz nasıl ulaşabilirim?